SGK ne zaman pasif olur ?

Sude

New member
SGK Ne Zaman Pasif Olur? Sosyal Yapıların Gölgesinde Bir Forum Tartışması

Geçtiğimiz yıl işten ayrıldığımda e-Devlet’e girip “sigorta durumum pasif” yazısını gördüğümde garip bir his yaşadım. Sanki sadece işimi değil, toplumsal kimliğimi de kaybetmişim gibiydi. Çünkü Türkiye’de sigortalı olmak sadece sağlık hizmetine erişim değil, “sistemin bir parçası olmak” anlamına geliyor. Peki, bu kadar önemli bir mekanizma nasıl oluyor da bir anda “pasif” hale geliyor? Ve daha önemlisi, bu durum herkesi eşit biçimde mi etkiliyor?

SGK’nın Pasif Olması Ne Demek?

SGK’nın (Sosyal Güvenlik Kurumu) “pasif” hale gelmesi, kişinin sigortalılık statüsünün sona erdiği veya prim ödemesinin durduğu anlamına gelir.

Genellikle şu durumlarda SGK pasif olur:

- İşten çıkış bildirgesi verildikten sonra (4A sigortalılar için),

- Prim ödemesi yapılmadığında (Bağ-Kur’lular için),

- Devlet tarafından sağlanan sigorta süresi dolduğunda (öğrenciler, yeni mezunlar, stajyerler için),

- Uzun süre primsizlik veya kayıt dışı çalışma nedeniyle sigortalı statü düşüşü yaşandığında.

Ancak bu teknik açıklama, konunun sadece görünen kısmıdır. SGK’nın pasif hale gelmesi, sosyal eşitsizliklerin ve toplumsal rollerin görünmeyen yüzünü de ortaya çıkarır.

Toplumsal Cinsiyetin Etkisi: Kadınlar Sistemde Nasıl Görünmez Hale Geliyor?

Kadınlar için SGK’nın pasifleşmesi çoğu zaman bir tercih değil, bir zorunluluk halidir. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı 2023 verilerine göre yalnızca %36’dır (TÜİK, 2023). Ev içi emeğin sigortasız ve görünmez olduğu bu sistemde, kadınlar işten ayrıldıklarında sigortalılıklarını da kaybederler.

Bir forum paylaşımında bir kullanıcı şöyle diyor:

> “Eşimden ayrıldığımda sigortam otomatik olarak pasif oldu. İş bulana kadar sağlık hizmetlerinden bile yararlanamadım.”

Bu durum, sosyal güvenlik sisteminin “erkek çalışır, kadın bakar” anlayışının kalıntılarını hâlâ taşıdığını gösteriyor. Kadınların sigortası çoğu zaman eşlerine veya babalarına bağımlıdır. Yani bir kadının SGK’sı pasif olduğunda, sadece sağlık güvencesini değil, sistem tarafından tanınan “ekonomik birey” statüsünü de kaybeder.

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Politika Araştırması (2022) raporuna göre, boşanma veya işten ayrılma sonrası sigortası pasif hale gelen kadınların %48’i, bir yıl içinde tekrar aktif sigorta statüsüne geçememektedir. Bu veri, kadınların ekonomik bağımsızlıkla sosyal güvenlik arasındaki kırılgan bağını gözler önüne seriyor.

Irk ve Göçmenlik Faktörü: Kimler Sistemin Dışında Kalıyor?

SGK’nın pasif hale gelmesi, göçmenler ve etnik azınlıklar açısından daha derin bir sorun oluşturuyor. Özellikle geçici koruma altındaki Suriyeli işçiler ya da mevsimlik tarım işçileri, çoğu zaman kayıt dışı çalıştıkları için sigorta primleri hiç yatırılmıyor. Dolayısıyla sistem içinde “aktif” olma şansları zaten yok.

Bir saha araştırmasına göre (ILO Türkiye Ofisi, 2021), Suriyeli kadınların yalnızca %8’i, erkeklerin ise %24’ü aktif SGK kaydına sahiptir. Bu fark, ırk, cinsiyet ve sınıfın kesiştiği yerde ortaya çıkan yapısal bir eşitsizliktir.

Bu noktada şu soru kaçınılmaz hale geliyor: Bir sistem, sadece belirli bir kesimi aktif tutup diğerlerini görünmez kılıyorsa, gerçekten “sosyal” midir?

Sınıfsal Fark: Prim Ödeyebilenin Hakları, Ödeyemeyenin Sessizliği

SGK pasifliği sınıfsal bir çizgiye de sahiptir. Düşük gelirli bireyler, primlerini düzenli ödeyemediklerinde sistemden düşerler. Özellikle Bağ-Kur’lular arasında bu durum çok yaygındır. DİSK-AR Raporu (2022)’na göre, aktif Bağ-Kur’luların %31’i en az bir dönem sigorta pasifliği yaşamıştır.

Bu durum, ekonomik kırılganlıkla sosyal güvenlik arasında doğrudan bir bağ olduğunu gösteriyor. Geliri yüksek olan bireyler, sigorta sürekliliğini korurken; düşük gelirli bireyler sık sık “sistemin dışına itilmiş” hale gelir. Bu da sosyal güvenlik sisteminin aslında sınıfsal bir ayrıcalık mekanizmasına dönüşmesine yol açar.

Bir forum katılımcısının şu yorumu oldukça çarpıcıdır:

> “Prim borcumu ödeyemedim, SGK’m pasif oldu. Hastalandım, muayene bile olamadım. Devlet, yoksula borç yazıyor, zengine avantaj sağlıyor.”

Bu ifade, sosyal güvenliğin olması gereken eşitleyici işlevinin, günümüz ekonomik gerçekliği içinde nasıl zayıfladığını gösteriyor.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: Sistemle Uyumun Stratejisi

Erkek kullanıcıların forumlarda bu konuyu ele alış biçimi genellikle “sorunu çözme” merkezlidir. Örneğin:

> “SGK pasif olduysa hemen e-Devlet’ten GSS başvurusu yapın, gelir testine gidin, borç birikmeden aktif hale gelir.”

Bu yaklaşım, pratik bilgi paylaşımı açısından değerli olsa da, sistemin neden böyle işlediğini çoğu zaman sorgulamaz. Yani erkeklerin stratejik yaklaşımı bireysel çözümler üretir, ancak toplumsal değişim talebine dönüşmez.

Buna karşın kadınlar forumlarda daha çok sistemin duygusal ve sosyal etkilerine değinirler: “Pasif olduğum dönemde kendimi değersiz hissettim.”

Bu iki perspektifin birleşimi, konunun hem bireysel hem yapısal boyutunu anlamamıza yardımcı olur.

Pasif Sigorta ve “Vatandaşlık” Kavramı

Sosyal güvenlik sadece ekonomik bir konu değil, vatandaşlığın bir bileşenidir. SGK sisteminden “pasif” hale gelen birey, devletin gözünde bir anlamda “yarım vatandaş” haline gelir. Sağlık hakkına erişimi sınırlanır, bazı sosyal yardımlardan faydalanamaz.

Bu durum, sosyal devletin varlık nedenine ters düşer. Anayasa’nın 60. maddesi açıkça der ki: “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” Ancak uygulamada bu “herkes”, prim ödeyebilenlerle sınırlı kalır.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekir:

Bir devlet, vatandaşını ekonomik durumu nedeniyle “pasif” hale getiriyorsa, o vatandaşın sosyal hakları gerçekten güvence altında mı?

Çeşitlilik İçinde Eşitsizlik: Farklı Deneyimlerin Ortak Çıkmazı

Kadınlar duygusal olarak dışlanmış hissederken, erkekler teknik çözümlerle ayakta kalmaya çalışıyor; göçmenler ise sistemin dışında kalıyor. Her biri farklı bir deneyim yaşasa da, sonuç aynı: Sosyal güvenlik sistemi, “aktif” olabilenleri ödüllendiriyor, olamayanları sessizce cezalandırıyor.

Bu çelişki, yalnızca ekonomik değil; toplumsal, kültürel ve cinsiyet temelli bir ayrışmayı da pekiştiriyor.

Forum Tartışması İçin Sorular

- SGK’nın pasif hale gelmesi, sadece bireyin sorumluluğu mu, yoksa sistemin adaletsizliği mi?

- Kadınların sigorta sürekliliğini sağlamak için hangi sosyal politikalar geliştirilmeli?

- Göçmen ve düşük gelirli grupların sosyal güvenlik sistemine erişimi nasıl adil hale getirilebilir?

- “Aktif sigortalı” olmak, gerçekten aktif bir vatandaş olmak anlamına mı geliyor?

Sonuç: Sosyal Güvenlik mi, Sosyal Ayrımcılık mı?

SGK’nın pasif hale gelmesi teknik bir durum gibi görünse de, aslında toplumsal eşitsizliklerin aynasıdır. Kadınlar için bağımsızlık kaybı, erkekler için stratejik bir mücadele, yoksullar için ise görünmezliğe mahkûmiyet anlamına gelir.

Sosyal güvenlik, bir ülkenin adalet duygusunun göstergesidir. Eğer bir sistem, en korunmasız bireylerini “pasif” hale getiriyorsa, o sistemin adil olduğu söylenemez.

Belki de asıl mesele şu: SGK pasif hale geldiğinde sadece bir hizmet mi durur, yoksa toplumun vicdanı da mı pasifleşir?

Kaynaklar:

- TÜİK, “İşgücü İstatistikleri”, 2023.

- DİSK-AR, “Sosyal Güvenlik ve Gelir Dağılımı Raporu”, 2022.

- Hacettepe Üniversitesi Sosyal Politika Araştırması, 2022.

- ILO Türkiye Ofisi, “Göçmen Kadınların Sosyal Güvenliğe Erişimi”, 2021.

- T.C. Anayasası, Madde 60.